Kamu idaresi, devlet tüzel kişisi ile diğer kamu tüzel kişilerin toplamından oluşur. Kamu idaresi Devlet ile sınırlı değildir; aynı zamanda İl Özel İdaresi, Köy, Belediye, Üniversiteler, Sosyal Güvenlik Kurumu, Türkiye İş Kurumu, Yüksek Öğretim Kurumu gibi daha birçok kurumları kapsamaktadır.
İdare hukukunun uygulama alanını belirleyen temel ölçüt; KAMU GÜCÜ ölçütüdür. Bu sebeple, idari kurumun kamu gücünü kullanarak yaptığı işler idare hukukuna tabidir ve bu işlemlerden doğan her türlü uyuşmazlık idari yargıda çözülür.
Anayasamızda bu husus açıkça düzenleme altına alınmıştır.
Madde 125 – İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.
İdari işlemlere karşı açılacak davalarda süre, yazılı bildirim tarihinden başlar.
Yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez.
İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir.
İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.”
İdari Yargılama: İdare mahkemelerinde, kural olarak yazılı yargılama usulüne göre yargılama yapılır. (İYUK m.1/2). İdari yargılamada inceleme evrak üzerinden yapılır. İdare mahkemesi, idari dava açıldıktan sonra davayla ilgili gerekli gördüğü her türlü bilgi ve belgeyi, talep olmasa bile kendiliğinden ilgili yerlerden veya taraflardan isteyebilir (2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu m.20/1).
Taraflar, idari dava açtıktan sonra bu davalara ilişkin delillerin tespitini ancak davaya bakan Danıştay, idare ve vergi mahkemelerinden isteyebilir. Davaya bakan idare mahkemesi istemi uygun gördüğü takdirde üyelerden birisini bu işle görevlendirebileceği gibi, tespitin mahalli idari veya adli yargı mercilerince yaptırılmasına da karar verebilir. (2577 sayılı İYUK m.58).
İdare mahkemesinde bazı istisnai davalarda “ivedi yargılama usulü” uygulanır İvedi yargılama usulü uygulanacak idari davalar şunlardır:
• İhaleden Yasaklama Kararları Hariç İhale İşlemleri Hakkında Açılan İdari Dava
• Acele Kamulaştırma İşlemleri Hakkında Açılan İdari Dava
• Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararları Aleyhine Açılan İdari Dava
• 2634 Sayılı Turizmi Teşvik Kanunu Uyarınca Yapılan Satış, Tahsis ve Kiralama İşlemleri ile İlgili Açılan İdari Dava
• 2872 Sayılı Çevre Kanunu Uyarınca, İdari Yaptırım Kararları Hariç Çevresel Etki Değerlendirmesi Sonucu Alınan Kararlara Karşı Açılan İdari Dava
• 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Uyarınca Alınan Bakanlar Kurulu Kararları Aleyhine Açılan İdari Dava
İdare mahkemesinde başlı başına iki dava türü vardır; İPTAL DAVASI VE TAM YARGI DAVASIDIR.
İptal Davası; genel anlamıyla, bir idari işlemin hukuka aykırı olması nedeniyle iptal edilmesi talebiyle açılan idari davalardır.
Tam yargı davası: genel anlamıyla, İdari işlem veya eylemler nedeniyle zarar görenlerin, idare aleyhine açtıkları maddi ve manevi tazminat davalarıdır.